Obezite ve Kronik Hastalıklar
Yaşam tarzı Hipokrat döneminden beri insanların sağlığı için önemli olarak kabul edilmiştir. Hipokrat, tüm çevresel faktörlerin insanın refahını etkilediğini egzersiz, doğru beslenme ve temiz çevrenin sağlıklı yaşam için önemli olduğunu vurgulamıştır.
Genel olarak, yaşam tarzı, bir kişinin yiyecek, fiziksel aktivite, sigara, alkol ve kafein tüketimi ile uyku ve dinlenme ile ilgili davranışlarının bir sonucu olarak özetlenebilir.
Zayıf bir diyet yetersiz aktivite, alkol, tütün ve diğer ilaçların tüketimi, uyku ve dinlenme eksikliğinin yanı sıra, vücudun kilo aldığı metabolik süreçleri de etkiler. Bunu genellikle çeşitli rahatsızlıklara neden olan düşük dereceli enflamasyonun eşlik ettiği bilinen obezite izler.
Obezite yaşam tarzıyla bağlantılıdır. Bu davranışlar, çok fazla yağ ve basit karbonhidratlar (un ve şeker) içeren zayıf bir diyet, fiziksel aktivite eksikliği ve boş kalori ekleyen alkol tüketimi ile karakterizedir.
Karın bölgesinde biriken aşırı yağın, insülin direnci, hiperglisemi, dislipidemi ve hipertansiyon ile karakterize metabolik sendromla ilişkili olduğu bilinmektedir.
Obezite ve metabolik sendrom, batı toplumlarında büyük oranlara ulaştıklarından dolayı halk sağlığı sorunları haline gelmiştir.
Obezite, özellikle orta yaşta koroner arter hastalığının başlamasına katkıda bulunan ateroskleroz riski ile ilişkilidir. Obezite aynı zamanda insülin direnci için önemli bir risk faktörüdür. Bu durumda Tip 2 Diyabet, Demans, Multipl Skleroz ve Alzheimer hastalığının oluşmasına katkıda bulunur.
Obezite, aşırı vücut yağının, yaşam beklentisi üzerinde olumsuz etkileri olması ve sağlık sorunlarının artmasına neden olacak şekilde biriktiği tıbbi bir durumdur.
Yağlanma vücut yağ dokusu içeriğidir ve artan yağlanma seviyesi aşırı kilolu veya obez olarak tanımlamayı belirler.
Dünya Sağlık ÖrgütüNÜN (WHO), Beden Kitle İndeksine (BKI) göre obezite tanımlaması
Düşük Ağırlık: BKI ≤ 18.5
Normal ağırlık: BKI 18.5 - 24.9
Aşırı kilolu: BKI 25.0 - 29.9
Obezite: BKI 30.0 - 34.9
Aşırı obezite: BKI 35.0 - 39.9
Morbid obezite: BKI ≥ 40.0
Obezite bir kişinin kalori alımı ile enerji harcaması arasındaki dengesizliğin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, obezite genellikle alım ve harcama arasındaki kronik dengesizliğin bir sonucu olarak gelişir, ancak kilo alımının kalori dengesizliğine dayanarak beklenenden farklı olabileceği gözlenmiştir, çünkü bazı metabolik faktörler enerji dengesinin düzenlenmesinde rol oynar.
Obezite etiyolojisi karmaşıktır, yaşam tarzı ile ilgili olanlara ek olarak, pozitif bir enerji dengesi (yani vücudun bazal metabolizması, fiziksel aktivite ve gıdanın termik etkisi açısından kullanılan enerji) gerektiren nedenler, genetik, nöroendokrin, metabolik, immünolojik, çevresel, sosyal ve kültürel faktörler gibi obeziteye neden olan çeşitli faktörler bulunur.
Obezite, çoğu kronik ve metabolik hastalığın ve diğer ilişkili sağlık değişikliklerinin gelişimini açıklayan enflamatuar bir yanıt gösterir. Düşük dereceli enflamasyon denilen bu yanıt, obezitenin belirgin bir özelliğidir. Fakat bu enflamasyon, normal enflamasyondan farklıdır, çünkü tipik iltihap belirtileri yoktur, ancak tipik iltihap aracıları ve sinyal yolakları tarafından oluşturulan bozuklukları paylaşması benzerdir.
Enflamasyonun, aşırı yağ birikiminin bir sonucu olarak yağ dokusunda lokal olarak oluştuğuna ve daha sonra sistemik dolaşıma ulaştığına inanılmaktadır. Aşırı kilolu ve obez erişkinlerde tumour necrosis factor alpha (TNF α), interleukin-6 (IL-6) ve C-reaktif protein (CRP) gibi dolaşımdaki enflamatuar sitokin seviyelerinin değiştiği bildirilmiştir.
Enflamasyonda yer alan süreçlerden biri nötrofiller, eozinofiller, monositler ve lenfositlerin yağ dokusuna sızmasıdır. Adiposit hipertrofisi obezitede ortaya çıkar ve bu adipositler ve yağ dokusunda bulunan diğer hücreler tarafından proenflamatuar olan adipokin, kemokin, sitokin üretiminin artmasına neden olur.
Stres, depresyon, enflamasyon ve obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi bozukluklar arasında yakın ilişkiler tespit edilmiştir. Enflamasyonun, psikolojik stres ve obezite hastalarının davranışsal semptomlarında önemli bir rolü vardır. Stresli veya depresif kişilerin de aşırı kilolu olduğu, yağ dokusunun proenflamatuar sitokinlerin önemli bir kaynağı olduğu kanıtları bulunmuştur. Depresyon kilo birikmesine neden olabilir. Ağırlık artışı, genişletilmiş yağ dokusunda ve leptinin neden olduğu beyaz kan hücrelerinde daha yüksek IL-6 üretimi yoluyla enflamatuar yanıtları aktive edebilir.
Kronik çevresel strese maruz kalmaya karşı bireysel uyum, obeziteye, özellikle de abdominal obezitenin tipine katkıda bulunabilir. Sosyal stres, diyet tercihi, gıda tüketimi ve yağ dokularının dağılımını etkileyebilir.
Kronik stres, fiziksel aktiviteyi azaltırken iştahı artırarak visseral yağ ve abdominal obezitenin birikmesine yol açabilir. Abdominal obezite metabolik sendromun temel bileşenidir, karın içi organlarında yağ birikiminde baskın olup, tıbbi uygulamada bel çevresi tarafından dolaylı olarak ölçülür.
Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı sıklıkla karın yağına eşlik eder ve yaygınlığı geniş bir hasar yelpazesi içeren tip 2 diyabete paralel olarak artabilir. Tip 2 diyabetli hastaların pankreatik adacıklarında, amiloid birikintilerinin varlığı, ölü β hücrelerde ve makrofaj infiltrasyonunda bir artışın yanı sıra proenflamatuar sitokinlerde ve kemokinlerde bir artış ile enflamatuar bir süreç gözlenmiştir.
Tedavi
Obez hastaların tedavisine başlanılmadan önce hastalığı ve yapılacak tedavilerle ilgili, hastanın anlayabileceği şekilde detaylı bilgi vermek gerekmektedir. Bu bilgi hastanın tedaviye katılımını sağlar.
Tedaviye yaşam tarzını değiştirmekle başlanılmalıdır. Sağlıksız bir yaşam tarzı ve kötü alışkanlıkların değiştirilmemesi hem yaşam kalitesini hem de zayıflamayı büyük ölçüde etkileyebilir.
Akdeniz Diyetinin benzer bir beslenme obezite ve ilgili hastalıkların önlenmesinde tedaviye büyük oranda yardımcı olabilir. Ayrıca dışarıdan alınan her besinin enflamasyon kaynağı olduğu için yeme sıklığının azaltılması gerekmektedir. Erkeklerde 1-2 , kadınlarda 2-3 öğün yeterli olmaktadır.