Son zamanlarda yaygın olarak görülen bel ağrıları, en önemli iş gücü kayıpları arasında yer alır. Bel ağrısı, dünyada en sık görülen şikayetlerden birisi olup insanlık için evrensel bir sağlık problemi olarak kabul edilebilir. Literatürde dünya nüfusunun %70-80’ninin, hayatlarının bir döneminde bel ağrısı yaşadığı bildirilmektedir.
Ağrının uzun sürdüğü durumlarda, hastaların psikolojik durumları önemli oranda etkilenmekte, kişinin günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlanma ve depresyona yatkınlık oluşturmaktadır. Bel ağrıları aynı zamanda sağlık harcamaları açısından oldukça yüksek maliyette bir hastalık grubudur.
Bel ağrıları, mekanik, mekanik olmayan ve yansıyan ağrılar olmak üzere 3 gruba ayrılır.
Bel omurgasını tutan ve onun hareket fonksiyonunu bozan hastalıklardan kaynaklanır. Hareketle artan istirahatle azalan bir ağrıdır. Bel ağrılarının %95’i mekanik özelliktedir. Mekanik Bel Ağrısı %70 lomber sprain ve strainden, %10 disk ya da faset eklemdeki dejenerasyondan, %4 herniye diskten, %4 kompresyon fraktüründen, %3 spinal stenozdan ve %2 spondilolistezisten kaynaklanmaktadır.
Lomber Sprain ve Strain
Lomber sprain (zorlanma) ve strain (burkulma) bel ağrısının en yaygın nedenleridir. Kas zorlanmaları ve burkulmaları, üst vücudun ağırlığını desteklediği ve hareket etme, dönme ve eğilme ile ilgili olduğu için yaygın olarak görülür.
Sprain kas liflerinin anormal şekilde gerildiğinde veya yırtıldığında, strain ise, bağlar (kemikleri bir arada tutan sert doku bantları) bağlantılarından yırtıldığında oluşur.
Bunların her ikisi de ani bir yaralanmadan veya kademeli aşırı kullanımdan kaynaklanabilir.
Semptomları
Herniye disk ( Bel fıtığı)
Bel fıtığı, normal diskin yapısındaki bir değişiklikten kaynaklanır. Çoğu zaman yaşlanma ve diskin içinde oluşan normal bozulmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bazen, ciddi yaralanma normal bir diskin fıtıklaşmasına neden olabilir. Yaralanma ayrıca zaten fıtıklaşmış bir diskin daha da kötüleşmesine neden olabilir.
Yaş en yaygın risk olmasına rağmen, fiziksel hareketsizlik omurgayı düzgün bir şekilde destekleyemeyen zayıf sırt ve karın kaslarına neden olabilir. Bel yaralanmaları ayrıca normalde fiziksel olarak aktif olmayan kişiler aşırı yorucu aktivitelere katıldıklarında da artar. Ağır kaldırma ve omurganın eğilmesini gerektiren işler de bel yaralanmalarına neden olabilir.
Lomber disk hastalığının belirtileri, diskin fıtıklaştığı yere ve hangi sinir köküne bastığına bağlı olarak değişir.
Lomber disk hastalığının en yaygın olarak görülen belirtileri
Faset eklem dejenerasyonu
Faset eklem dejeneratif osteoartriti, faset eklem ağrısının en sık görülen şeklidir ve omurlar arası disklerin dejenerasyonuyla yakından ilişkilidir.
Osteoartrit eklem boşluğunun kaybı, daralma, sinovyal sıvının kaybı, kıkırdak kaybı ve osteofitik oluşumlar ile karakterizedir. Faset eklemlerin ve çevreleyen dokuların dejenerasyonuyla oluşan iltihabın lokal ağrının bir nedeni olduğuna inanılmaktadır.
Ağrı genellikle omurganın aşırı hareketine neden olan aktivitelerle artar. Geriye eğilmek ağrıyı artırırken, öne eğilmek ağrıyı hafifletebilir. Ayrıca sabah uykudan sonra, ağır egzersiz, uzun süre oturmak ve araba kullanmak gibi aktivitelerden sonra hastanın şikayetleri daha da artabilir.
Spinal stenoz
Spinal stenoz, omurilik veya sinir köklerine baskı yapan spinal kanal veya nöral foramenin anormal şekilde daralmasıdır.
Spinal stenozun en yaygın nedeni, artrit ile ilişkili omurgadaki aşınma ve yıpranma hasarıdır. Romatoid artrit, omurga tümörleri, travma, kemiğin Paget hastalığı, skolyoz, spondilolistezis ve genetik bir durum olan akondroplazi yer alabilir.
Etkilenen omurga kısmına göre servikal, torasik ve lomber stenoz olarak sınıflandırılabilir. Lomber stenoz en yaygın olanıdır, bunu servikal stenoz takip eder. Tanı genellikle semptomlara ve tıbbi görüntülemeye dayanır.
Spinal stenoz herkesi etkileyebilir, ancak en yaygın olarak 50 yaşın üzerindeki kişilerde görülür.
Semptomları
Spondilolistezis
Spondilolistezis, bir omurun, altındaki omura göre, öne veya arkaya kaymasıdır. Basit mekanik bel ağrısından, ilerleyici nörolojik defisit ve radyolojik bulgulara kadar değişen geniş bir klinik spektrum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erkeklerde , kadınlara göre 2 kat daha fazla görülür.
Tanısı genellikle direkt bel grafileri ile konulur.
Tedavide ana hedef; ağrıyı azaltmak, lomber eklem hareket açıklığını tamamlamasının sağlamak ve beldeki kor kaslarını güçlendirmek olmalıdır.
Tedavi aşırı hareketlerin kısıtlaması, karın ve beldeki kor kaslarının güçlendirilmesiyle başlamalıdır.
Konservatif tedaviye cevap vermeyen hastalarda, cerrahi girişimler düşünülmelidir.
Bel omurgasını tutan ve anatomik yapılarını bozan enfeksiyon, kanser, iltihap gibi olaylardan kaynaklanır. Gece ve istirahatle artar, hareketle azalır.
Bel bölgesi ürogenital organlar, bağırsaklar, büyük damar ve sinir yapılarıyla yakın komşuluk içindedir. Bu organlarla ilgili organik veya fonksiyonel sorunlar belde ağrı hissedilmesine sebep olur.
Bel ağrılı hastanın tedavisinde ağrının azaltılması, fiziksel fonksiyon ve mobilitenin artırılması, uyku düzeninin ve sosyal hayatın düzenlenmesi, iş-gücü kayıplarının önlenmesi ve psikolojik sorunların çözülmesi ön planda olmalıdır.
Bel fıtığı tanısı almış hastalarda cerrahi, kuvvet kaybı olduğu durumlarda gündeme getirilmelidir. Ağrı tek başına kriter olmamalıdır.